Kıl Dönmesi İçin Hangi Doktora Gidilir?

kil donmesi nasil tedavi edilir

Pilonidal sinüs halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen bir hastalıktır. Kıl dönmesi kendi kendine geçen bir hastalık değildir. Bu nedenle kıl dönmesi için mutlaka doktora gidilmelidir. Kıl dönmesi için hangi doktora gidilir, kıl dönmesi tedavi yöntemleri nelerdir, ameliyatsız kıl dönmesi olur, kıl dönmesi belirtileri nelerdir gibi soruların cevaplarını yazımızda sizler için derledik.

Kıl Dönmesi İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Kıl dönmesi kuyruk sokumu bölgesinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu nedenle teşhis ve tedavisi için genel cerrahi branşına gidilmelidir. Ancak genel cerrahi çok geniş bir alandır. Bu nedenle her genel cerrahi uzmanı kıl dönmesi hastalığına bakmaz. Proktoloji yani makat hastalıkları alanında uzman genel cerrahlar kıl dönmesi hastalığının tedavisini yapmaktadır. Bu nedenle doktor tercih edilirken proktoloji uzmanı bir genel cerrah tercih edilmesi faydalı olacaktır.

Kıl Dönmesi Nedir?

Kıl dönmesi kopan saçların, kılların, tüylerin ve deri döküntülerinin kuyruk sokumu bölgesinden cilt altına geçmesi sonucunda oluşan bir hastalıktır. Kuyruk sokumu bölgesinde düşen kıllar, kalçaların sürtünmesi ile birlikte zaman içerisinde delik oluşturarak cilt altına geçer. Oluşan bu deliğe kıl giriş deliği denir. Bazı hastalarda birden fazla kıl giriş deliği bulunabilmektedir.

Cilt altında biriken kılları vücudumuz yabancı madde olarak algılar ve kendini korumak için bu kılları bir kapsül içerisine hapseder. Buna kıl dönmesi kapsülü ismi verilmektedir. Kalıcı bir tedavi için mutlaka kılların kendisini saran bu kapsül ile birlikte çıkarılması gerekmektedir.

kil donmesi nedir
Kıl Dönmesi Pilonidal Sinus

Kıl Dönmesi Neden Oluyor?

Pilonidal sinus hastalığı Latince ”pilus” anlamına gelen “saç-kıl” ve nidus “yuva” anlamına gelen kelimelerden oluşmaktadır. Ve literatüre ilk olarak 1800 lü yıllarda yani 2. dünya savaşı yıllarında geçmiştir. 2. Dünya savaşı yılların uzun yol şoförlüğü yapan bir çok askerde kıl dönmesi hastalığı tespit edilmiştir. Hastalık o dönemde litaratürde jeep hastalığı olarak da anılmıştır. (1)

Kıl dönmesi riskini arttıran en önemli faktörlerden birisi uzun saatler oturulmasıdır. Bu nedenle hastalık özellikle uzun yol şoförlerinde daha sık görülmektedir. Uzun saatler oturan bireylerde saçlardan, enseden ve sırttan kıllar direk kuyruk sokumu bölgesine düşer ve sürtünmenin etkisi ile cilt altına geçer.

Kıl dönmesi riskini arttıran başlıca faktörler şunlardır;

  • Uzun saatler oturmak, oturarak çalışmak
  • Aşırı kıllı olmak
  • Erkek Olmak (kıl dönmesi erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir.) (2)
  • Meslek (nadiren berberlerde parmakta, parmak arasında kıl dönmesi hastalığı görülebilmektedir.)
  • Daha önce kıl dönmesi geçirmiş olmak.
  • Aşırı kilolu olmak.

Kıl dönmesi kıllı bireylerde ve erkeklerde daha sık görülmektedir. Kıl dönmesi şikayeti ile hastaneye başvuran 111 hastadan 92 tanesinin erkek ve 19 tanesinin kadın olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca hastaların yaş ortalamasının 25 olduğu da tespit edilmiştir. Yaşlanma ile beraber kıllar zayıflar. Bu nedenle kıl dönmesi hastalığı gençlerde daha sık görülmektedir. Yaş ilerlemesi ile birlikte kıl dönmesi görülme riski de azalmaktadır.

Ek olarak kıl dönmesi şikayeti ile başvuran hastaların büyük çoğunluğunun aşırı kilolu olduğu da tespit edilmiştir. Aşırı kilolu bireylerde kalçaların sürtünmesi daha fazla olacağı için sorunun görülme riski de daha yüksektir. ayrıca yapılan başka bir çalışmada kilolu bireylerde hastalığın görülme riskinin %5 daha fazla olduğu da tespit edilmiştir. (3)

Kıl Dönmesi Belirtileri Nelerdir?

Kıl dönmesi oluşum aşamasında ağrı ya da şikayete neden olan bir hastalık değildir. Bu nedenle ilk etapta fark edilemeyebilir. Ancak belirtilerin bilinmesi ve takip edilmesi ile hastalık kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Hastalığı ilerlemesi ile ortaya çıkan başlıca belirtiler şunlardır; kuyruk sokumunda kıl giriş deliği, apse, akıntı, kuyruk sokumunda şişlik ve ağrı şikayetleridir.

Kıl Giriş Delikleri

Kıl giriş deliği/ delikleri kıl dönmesi hastalığının ilk ortaya çıkan belirtisidir. Sürtünmenin etkisi ile kuyruk sokumunda bulunan kıllar delik oluşturarak cildin altına geçmektedir. Bazı hastalarda tek kıl giriş deliği olurken, bazı hastalarda birden fazla kıl giriş deliği bulunabilmektedir.

Ortaya çıkan kıl giriş delikleri çıplak gözle kolaylıkla görülebilir. Kişinin kendisi bir ayna yardımı ile ya da birinden yardım alarak kıl giriş deliği bulunup bulunmadığını kontrol edebilir. Ya da bir proktoloji uzmanına muayene olabilir.

Kıl Dönmesi Apsesi

Kıl dönmesi oluşum aşamasında ağrıya neden olan bir hastalık değildir. Bu nedenle hastalar tarafından ilk etapta fark edilmeyebilir. Zaman içerisinde oluşan kıl giriş deliklerinden giren kıllar cilt altında birikir. Vücudumuz bu kılları yabancı madde olarak algılar ve kendini korumak amacı ile kılları bir kapsül ile çevreler. Tedavi de bu kapsülün mutlaka çıkarılması gerekir. Aksi halde tam anlamıyla bir tedaviden söz edilemez.

Akıntı ve Şişlik

Apse oluşması halinde şişlik ve akıntı gibi şikayetler görülebilir. Kılları yok etmek için salgılanan sıvı akıntıya neden olmaktadır. Bu akıntı ıslaklık, kaşıntı gibi ek şikayetlere de neden olabilmektedir.

Ağrı

Kıl dönmesi normal şartlarda ağrıya neden olmaz. Ancak apse oluşan durumlarda hastalarda kuyruk sokumu bölgesinde şişlik ve şiddetli ağrı şikayetleri görülmektedir.

Kıl Dönmesi Ağrısı Nasıl Geçer?

Kıl dönmesinde ortaya çıkan ağrı apse kaynaklıdır. Bu nedenle ağrının ortadan kaldırılması için mutlaka apse boşaltılmalıdır. Kıl dönmesi tedavisi için de ilk olarak apsenin boşatılması gerekmektedir.

Apse şiddetli ağrıya neden olsa da tedavisi kolaydır. Apse oluşan alan lokal olarak uyuşturulur. Bu sayede apse boşaltma esnasında hiç acı hissedilmez. Sonrasında küçük bir kesi açılarak apse boşaltılır. Kesi çok küçük olduğu için tedavi dikiş atılmadan tamamlanır. Yalnızca kesi yapılan alan temizlenerek hasta taburcu edilir.

Apse boşaltma işleminden sonra bir hafta kadar doktorun reçete edeceği antibiyotik kullanılır. Apse boşaltma işleminden sonra kıl dönmesi tedavisi geciktirilmeden yapılmalıdır. Aksi halde kısa süre içerisinde kıl dönmesi tekrar etmektedir.

Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?

Kıl dönmesi tedavisinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Eski zamanlarda kıl dönmesi büyük çaplı ameliyatlarla tedavi edilirken günümüzde daha küçük çaplı müdahaleler ile kıl dönmesi tedavisi mümkündür. İleri evre olmayan kıl dönmelerinde ise ameliyatsız tedavi seçenekleri de mevcuttur.

Tedavi olmadan önce mutlaka araştırma yapılmalı ve en minimal kesi yapılan, hasta konforu en yüksek yani iyileşme süresi en kısa tedavi tercih edilmelidir.

Ameliyatsız Kıl Dönmesi Tedavileri

Kıl dönmesi hastalığı çok ileri dereceli değilse kristalize fenol, sinüsotomi ve lazerle tedavi edilebilir. tedavinin ameliyatsız yöntemlere uygun olup olmadığı doktor muayenesi ile tespit edilmektedir. Her kıl dönmesi vakıasının ameliyatsız tedaviye uygun olmadığı unutulmamalıdır.

Kristalize Fenolle Kıl Dönmesi Tedavisi

Kesi ve dikişe gerek kalmadan uygulanan bir tedavi yöntemidir. Tedavide ilk olarak kılların giriş deliği genişletilir ve bu deliklerden girilerek kıllar temizlenir. Kıllar çıkarıldıktan sonra sinüs boşluğu kristalize fenol ya da kristalize formik asitle yıkanır. Bu sayede kristalize fenolle kılları saran kapsülün yakılması / yok edilmesi sağlanır. Yanan gereksiz dokular kıl giriş deliklerinden akarak dışarı çıkar.

Fenol yakıcı etkisi olan bir kimyasaldır. Bu nedenle çok dikkatli kullanılmalıdır. Aksi halde sağlıklı dokular yanabilir. Ameliyatsız ve kolay uygulanan bir tedavi olmasına karşın başarı oranları düşük, tekrar etme riski ise yüksektir. Bu nedenle doktorlar tarafından sık tercih edilmez.

Kıl dönmesi tedavisi aynı şekilde ancak kimyasal madde olarak gümüş nitrat kullanılarak da uygulanabilir. Bu tedavi yöntemine ise gümüş nitrat tedavisi ismi verilmektedir.

Sinüsotomi ile Kıl Dönmesi Tedavisi

Sinüsotomi ile kıl dönmesi tedavisi de ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Herhangi bir kesi ve dikiş olmadan tedavi uygulanır. Ayrıca tedavide herhangi bir kimyasal kullanılmaz. Bu sayede yanık ve sağlıklı doku kaybı riski de bulunmaz.

İlk olarak kıl giriş deliğinin veya varsa apse çıkış deliğinin çevresi de lokal olarak uyuşturulur. Sonrasında kıl giriş deliği genişletilir. Genişletilen deliklerden girilerek küret ve kazıyıcı aletler yardımı ile kıllar temizlenir. Kıllar tamamen temizlendikten sonra enfeksiyon oluşumunun engellenmesi için sinüs boşluğu antiseptik solüsyonlarla temizlenir. Tedavi sonrasında genel olarak dikiş atılmaz. Ancak bazı durumlarda doktorun gerekli görmesi durumunda tek dikiş atılabilir.

Kesi yapılmaması sayesinde tedavi sonrasında estetik kaygı yaratacak bir iz kalmaz. Ayrıca kesi olmaması sayesinde hasta konforu yüksek, uygulaması kolay ve iyileşmesi hızlıdır. Tedavi sonrasında 15 dakika kadar dinlenme sonrasında gündelik hayata dönülebilir.

Lazerle Kıl Dönmesi Tedavisi

Lazerle kıl dönmesi tedavisi ameliyatsız kıl dönmesi tedavileri arasında başarı oranı en yüksek ve tekrar riski en düşük olandır. Lazer cihazı sayesinde kıl dönmesi acısız, ağrısız, kesi ve dikiş olmadan kıl dönmesi başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir.

Hastanın acı ve ağrı hissetmemesi için ilk olarak kıl giriş deliğinin çevresi lokal olarak uyuşturulur. Sonrasında kıl giriş deliklerinden girilerek sinüs boşluğu ve kanallar küret yardımı ile temizlenir. Sonrasında sinüsün içi 360 derece yani her açıdan etki edecek şekilde lazerle dikkatli bir şekilde yakılır. Devamında hastalığın nedeni olan kılların giriş delikleri ve fistül kanalı lazerle yakılır. Bu sayede sinüs boşluğu ve kılların giriş yolu kapatılmış olur.

Tüm tedavi cilt altından kesme ve dikmeye gerek kalmadan uygulanır. Tedavi sonrasında yara pansumanla kapatılarak hasta evine gönderilebilir. Kesme ve dikme olmaması sayesinde estetik kaygısı yaratacak bir iz oluşmaz.

Yapılan araştırmalarda lazerle kıl dönmesi tedavisi sonrasında hastalığın tekrar etme riskinin daha az olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle ameliyatlı tedavilerde de lazer kombine tedavi olarak kullanılabilmektedir. [5]

Kıl Dönmesi Ameliyatları

Geçmişten günümüze uygulanan 40 farklı kıl dönmesi ameliyatı bulunmaktadır. Bu ameliyatlar klasik kıl dönmesi ameliyatları ve çağdaş kıl dönmesi ameliyatları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Klasik ameliyatlarda oldukça geniş kesi yapılır. Çağdaş ameliyatlarda ise tedavi minimal cerrahi ile yapılır.

Klasik Kıl Dönmesi Ameliyatları

Klasik kıl dönmesi ameliyatlarında temel mantık kıl dönmesinin bulunduğu alanın genişçe kesilerek çıkarılmasıdır. Çok fazla sağlıklı doku kaybına neden olmasından ve uzun sürede iyileşmesinden dolayı klasik ameliyatlar önerilmez.

En bilinen ve sık uygulanan kıl dönmesi ameliyatları flap ve açık bırakma ameliyatlarıdır.

Flap Yöntemi ile Kıl Dönmesi Tedavisi

Flep anlam olarak doku kaydırma demektir.Kıl dönmesinde kist yani kıl yumağı ve kapsülü etrafından bir miktar sağlam dokuyla birlikte genellikle eşkenar dörtgen şeklinde (baklava dilimi şeklinde ) çıkarılır. Oluşan geniş boşluğu karşılıklı dikmek mümkün olmadığından yandan doku kaydırma ile (flep) kapatılır.

Flep yöntemlerinin yapılan kesilere ve getirilen dokunun çeşitlerine göre çok farklı tipleri vardır. En fazla uygulanan Limberg plasti yöntemidir. Daha sonra rhomboid flep, dufourmentel flep sıkça yapılır. Rotasyon flebi , Z , Y , V , multible W plasti şekilleri vardır.

Açık Bırakma Yöntemi ile Kıl Dönmesi Tedavisi

Açık bırakma yöntemi doktorlar açısında en kolay uygulanan ameliyattır. Ancak iyileşme süreci hasta açısından oldukça meşakkatlidir. Açık bırakma tekniğinde kıl dönmesi olan kısım büyük bir şekilde kesilerek çıkarılır. Kesilerek çıkarılan alana dikiş atılmaz. Zaman içerisinde kendi kendine iyileşmesi beklenir. Bu sayede daha sağlam ve kılların giremeyeceği bir doku oluşması amaçlanır.

Ancak açık bırakma yönteminde mikrop kapma ve enfeksiyon oluşma riski yüksektir. Ayrıca tedavi sonrasında 5-10 gün hastane yatışı sonrasında ise yara kapanana kadar yanı yaklaşık 6 ay uygun pozisyonda yatış ve yara bakımı yapılması gerekmektedir.

Çağdaş Kıl Dönmesi Ameliyatları

Klasik ameliyatlarda çok fazla sağlıklı doku kaybı olmasından dolayı daha az kesi ile yapılan çağdaş kıl dönmesi ameliyatları geliştirilmiştir. Bu sayede kıl dönmesi tedavisi daha az kesi ile yapılabilmektedir. Daha az kesi olmasından dolayı ise iyileşme süreci oldukça kısadır. En yaygın uygulanan mikro cerrahi kıl dönmesi tedavileri bascom ve mikro sinüsektomidir.

İlk geliştirilen çağdaş teknik Bascom tekniğidir. En son geliştirilen ve hastane yatışına bile gerek kalmadan uygulanan tedavi yöntemi ise mikro sinüsektomidir.

Mikro Sinüsektomi ile Kıl Dönmesi Tedavisi

Mikro sinüsektomi yönteminde kıl dönmesi kapsülü en küçük kesi ile yani yaklaşık 2 cm kadar küçük bir kesi ile yapılmaktadır. Bu sayede yara iyileşmesi oldukça kısa sürede tamamlanmaktadır. Kesinin küçük olması sayesinde tedavi lokal anestezi ile klinik ortamında uygulanabilmektedir. Hastalar tedavi sonrasında aynı gün sosyal hayatına dönebilmektedir.

Ayrıca tedavi sonrasında estetik kaygı yaratacak bir iz kalmamaktadır. Klasik ameliyatlarda yapılan büyük kesi rahatsız edici bir ize neden olmaktadır.

kil donmesi tedavisi
Kıl Dönmesi Ameliyatları

Kaynaklar

  1. Nixon, A. T., & Garza, R. F. (2020). Pilonidal Cyst And Sinus. StatPearls [Internet]. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK557770/

2.Varnalidis, I., Ioannidis, O., Paraskevas, G., Papapostolou, D., Malakozis, S. G., Gatzos, S., … & Makrantonakis, N. (2014). Pilonidal sinus: a comparative study of treatment methods. Journal of medicine and life7(1), 27. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3956091/

3. Cubukcu, A., Gönüllü, N. N., Paksoy, M., Alponat, A., Kuru, M., & Özbay, O. (2000). The role of obesity on the recurrence of pilonidal sinus disease in patients, who were treated by excision and Limberg flap transposition. International journal of colorectal disease15(3), 173-175. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10954190/

4. Duman, K., Gırgın, M., & Harlak, A. (2017). Prevalence of sacrococcygeal pilonidal disease in Turkey. Asian journal of surgery, 40(6), 434-437. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/27188235/

5.Iesalnieks, I., & Ommer, A. (2019). The management of pilonidal sinus. Deutsches Ärzteblatt International116(1-2), 12. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6384517/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir